11 Ocak 2015 Pazar

Sadakat

Sadakat hakkında bir makale

Bir söz olur, kimi zaman bir bakış yeter aht etmek için. Meşakkatli bir yolculuk olduğu bilinir, lakin her bir adım her bir zerre sadakat sırrıyla bezenir. Sıdkına güvenilmiş olan, öteden beriye yaptıklarıyla gönle bir ferahlık verir. Sualler, şüpheler filizlenmeden silinir. Ve gönüldekilere sadık kalma derdinde olan aciz fert, sadakate dair mülahazalardan birkaçını tasvire çalışır.


Beşerin dilemması onu kapsayan her şeye sirayet eder. Mazi ve istikbal, bu çekişmenin oluşturduğu ilmeklerden ibarettir. Bu zaviyeden sadakate yaklaşılırsa, beşerin çabası ve sıdkın katmanları belirir. Aklın koridorlarına, halin salınışına, ruhun rüzgârlarına biatın emareleri ilişir. Basamaklar birbiri ardınca sıralanır, beşerin sıdkı her kertede perçinlenir. Nihayetinde insan, mahlûkatın en şereflisine yakışan hallere erişir, özüne karşı en hakiki ve halis vefasını sergiler. İnsan olur, kul olur…

Akli mevzular, mantık tezgâhında irdelenir. Sadık kalınacak husus, her şeyin merkezine yerleştirilir. Önermeler, vefa ön kabulünün altında genişler. Maddenin tahakkümü baskın çıkıp, ferdin dirayetini saptırabilir. Beşere verilmiş cüzi irade ancak hayır yolda kullanıldığında hakkını icra edecekken, gafletin mazgallarından boşluğa yuvarlanabilir.

İnsanın zihinsel mülahazalarının ardından davranışları belirir. Zira beşer önce algılar sonra irdeler ardından yapar. Manevi mülahazadan bağımsız davranışa sadakatin yayılması için halin irdelenmesinin lüzumu muhakkaktır. Bu düşünüş ile tutum ehlileştirilir. Nezaket, letafet gibi sadakat de, davranışın küçük parelerinde kendini belli eder. Hareketin her hali kendi içinde tutarlı hale gelir.

Ruh ise bütün süreci kuşatır ve her şeyi yeniden konumlandırır. Bu sayede, hal ve harekete sirayet eden sadakat hali anlamlı ve daha dengeli bir şekle bürünür. Zira madde ve anlam dünyalarının münasebetini müşahede eden insanın, ruh halinin göz ardı edilmesi makbul olmaz. Beşerin esas derinliği algılamasına imkân veren mana âlemi, sadakat anlayışını da yeniden yapılandırır. Bir tatlı meltem gönlü her an tetikte tutar. Neticede aklın ve davranışın zerrelerinde vefanın en halis emsalleri tezahür eder.

Asıl olan beşerin, insanlık onuruna karşı sadakatidir. Bu anlayış önyargıyı, ötekini ortadan kaldırır. Yaratılanı yaratandan ötürü sevdirir. Mahlûkatın en üst basamaklarına erişmeye ehil fert halikını hakkıyla tanırsa, her an kul olabilmek uğrunda sadık kalmaya gayret eder. Mutlak resulce övülmüş ve en doğru şekilde temsil edilmiş hassasiyet ve hususiyetlerden sızan kulluğa dair huzmeler beşerce tatbik edilirse kendisine biçilmiş kaftan-ı şahikayı giyer. İnsan olur, sadık olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder